Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
- Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
- Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
- Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
This song is so moving that it brings tears to my eyes.
- Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
The boy observed the birds all day.
- Çocuk bütün gün kuşları gözlemledi.
I noticed I was being observed.
- Gözlenmekte olduğumu fark ettim.
Tom likes to observe birds.
- Tom kuşları gözlemlemeyi sever.
Tom likes to observe the people walking by.
- Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.