His observation is sharp, but he says very little.
- Onun gözlemi şiddetli fakat o çok az diyor.
Tom was kept in the hospital overnight for observation.
- Tom geceleyin gözlem için hastanede tutuldu.
Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
I'm observing wild birds.
- Ben yabani kuşları gözlemliyorum.
Am I under investigation now?
- Şimdi gözlem altında mıyım?
Tom likes to observe the people walking by.
- Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter.
- Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.
Clyde made very detailed drawings of his telescopic observations of Jupiter and Mars.
- Clyde, Jüpiter ve Marsla ilgili teleskopik gözlemlerinin çok detaylı çizimlerini yaptı.
Those findings match my own observations.
- O bulgular benim kendi gözlemlerimle eşleşiyor.