gözetim

listen to the pronunciation of gözetim
التركية - الإنجليزية
surveillance

There was a surveillance team watching Dan. - Dan'ı izleyen bir gözetim ekibi vardı.

The police have Tom under surveillance. - Polisler Tom'u gözetim altına aldılar.

watch

There was a surveillance team watching Dan. - Dan'ı izleyen bir gözetim ekibi vardı.

Dan watched the video surveillance footage. - Dan video gözetim görüntülerini izledi.

observance
(Hukuk) supervision

The children need adult supervision. - Çocukların yetişkin gözetimine ihtiyaçları vardır.

Tom needs some adult supervision. - Tom'un biraz yetişkin gözetimine ihtiyacı var.

ward
custody

We're going to try to get you full custody. - Seni tam gözetim altına almaya çalışacağız.

The man was held in police custody. - Adam polis gözetiminde tutuldu.

oversight

Maybe it was just an oversight. - Belki de bu sadece bir gözetimdi.

guard
watch, care, surveillance; protection
custody, surveillance; watching, care
(Hukuk) (polis, ordu vaya yetkili kurum tarafından yapılır) surveillance
observation
supervision, superintendency, oversight
house arrest
surveillance, police custody, detention
superintendence
monitoring
gözetim altinda
Under surveillance
gözetim mekanizması
Surveillance mechanism
gözetim altına alma
detainer
gözetim altında
on probation
gözetim altındaki kişi
probationer
gözetim memuru
probation officer
bankacılık düzenlemeleri ve gözetim uygulamaları komitesi
comittee of banking regulations and supervisory practices
emeklilik gözetim merkezi
(Sigorta,Ticaret) pension monitoring center
katılım öncesi mali gözetim usulü
(Hukuk) pre-accession fiscal surveillance procedure
pazarlama sonrası gözetim
(Tıp) post marketing surveillance
çift taraflı gözetim
(Hukuk) bilateral surveillance
التركية - التركية
Himaye
Gözetme işi, nezaret
Gözaltı
Gözetme işi, nezaret: "Din ve ahlak eğitimi devlet gözetim ve denetimi altında yapılır."- Anayasa
gözetim
المفضلات