I have to consider every possibility.
- Her ihtimali göz önünde bulundurmak zorundayım.
I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility that there's another explanation.
- Bir açıklama daha olma ihtimalini göz önünde bulundurmak için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
She should take into consideration the advice of her mother.
- O, annesinin tavsiyesini göz önünde tutmalıdır.
The lawyer asked the judge to make allowance for the age of the accused.
- Avukat yargıca suçlananların yaşlarını göz önünde tutmasını rica etti.
We should take his youth into account.
- Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.