It's beyond any doubt.
- Bu hiç şüphe götürmez.
His honesty is beyond doubt.
- Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.
There is indisputable proof that Tom is the thief.
- Tom'un hırsız olduğuna dair su götürmez kanıt var.
Tomorrow, I'll take the books to the library.
- Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
This bus will take you to the museum.
- Bu otobüs sizi müzeye götürecek.
You can't take away these books.
- Bu kitapları götüremezsiniz.
Mom said if I misbehave, she'll take away the computer for a week.
- Annem, yanlış davranırsam bir hafta boyunca bilgisayarı götüreceğini söyledi.
This is beyond dispute.
- Bu su götürmez bir şey.
His honesty is beyond doubt.
- Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.