göstergeler

listen to the pronunciation of göstergeler
التركية - الإنجليزية
instruments
displays
gösterge
indicator

Phenolphthalein is an indicator used in acid-base titrations. - Fenolftalein asit baz titrasyonlarında kullanılan bir göstergedir.

Self-harm is often regarded as an indicator of insanity. - Kendine zarar verme genellikle cinnetin bir göstergesi olarak kabul edilir.

gösterge
gauge

The gas gauge is on empty. - Benzin göstergesi boşu gösteriyor.

Is there an air gauge here? - Burada bir hava göstergesi var mı?

gösterge
{i} index
gösterge
{i} cursor
gösterge
(Biyokimya) scaler
gösterge
manifestation
gösterge
meter
gösterge
(Tıp) biological indicator
gösterge
(Dilbilim) signe
gösterge
(Dilbilim) signs
gösterge
gage
gösterge
needle
gösterge
(Tıp) marker
gösterge
token

He offered me some money in token of gratitude. - Minnettarlık göstergesi olarak bana biraz para verdi.

We'd like to give this to you as a token of our appreciation. - Bunu size minnettarlığımızın göstergesi olarak vermek isteriz.

gösterge
telltale
gösterge
chart
gösterge
indication

His victory at this age in an international competition is a good indication of a bright future. - Uluslararası bir yarışmada bu yaştaki zaferi parlak bir geleceğin iyi bir göstergesidir.

gösterge
demonstration
gösterge
indicative
gösterge
indicatory
gösterge
turn signal
gösterge
table
gösterge
pointer
gösterge
{i} display
gösterge
semeion
gecikmeli göstergeler
(Ticaret) lagging indicators
gösterge
indicator (on a dial instrument)
gösterge
indicator , legend , pointer
gösterge
chart, table, index
gösterge
indication, sign
gösterge
indicator, pointer, needle; chart, table, index; sign belirtke
gösterge
sign

Vermilion is one the signifiers of Chinese culture. - Parlak kırmızı, Çin kültürünün göstergelerinden biridir.

He gave a tip as a sign of gratitude. - Minnettarlık göstergesi olarak bahşiş verdi.

gösterge
gram. sign
kısa vadeli göstergeler
(Hukuk) short term indicators
vaka-öncesi göstergeler
(Askeri) pre-incident indicators
التركية - التركية

تعريف göstergeler في التركية التركية القاموس.

gösterge
Anlamla biçimin, gösterenle gösterilenin kaynaşmasından oluşan dil birimi, belirtke
Gösterge
barometre
Gösterge
müşir
Gösterge
belirtken
Gösterge
indikatör
gösterge
Bir durumla ilgili çeşitli aşamaları gösteren liste
gösterge
Bir şeyi belirtmeye yarayan şey, belirti, im, işaret
gösterge
Bir durum ile ilgili çeşitli aşamaları gösteren liste
gösterge
Bir aracın işlemesiyle ilgili bazı ölçümlerin sonucunu kendiliğinden gösteren araç, indikatör
gösterge
Bir aracın işlemesiyle ilgili bazı ölçümlerin sonucunu kendiliğinden gösteren araç, indikatör: "Göstergesi gece gündüz İstanbul üzerinde duran hayli eski ama sağlam radyoyu açtı."- A. İlhan
göstergeler
المفضلات