A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
It's your duty to finish the job.
- İşi bitirmek sizin göreviniz.
Taking care of the baby is my job.
- Bebeğin bakımı benim görevim.
You must carry the task through to the end.
- Sonuna kadar görevi taşımalısın.
I must go through the task by tomorrow.
- Yarına kadar görevi gözden geçirmeliyim.
Each person has a duty to do.
- Her insanın yapacak bir görevi vardır.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
I was out of town on an assignment.
- Ben bir görev için kasaba dışındaydım.
I have another assignment for you.
- Senin için başka bir görevim var.
She is at work right now.
- O, şu anda görevdedir.
I work as a museum attendant.
- Bir müze görevlisi olarak çalışıyorum.
Tom was in favor of aborting the mission.
- Tom görevin durdurulmasından yanaydı.
Tom and Mary accomplished their mission without any difficulty.
- Tom ve Mary herhangi bir zorluk olmadan görevlerini tamamladı.
We can't function like this.
- Böyle görev yapamayız.
I was given the task of cleaning the office.
- Bana ofisi temizleme görevi verildi.
The politician was removed from office.
- Politikacı görevden alındı.
Linda was employed as a flight attendant.
- Linda uçuş görevlisi olarak işe alındı.
While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
He was advanced to a managerial post.
- O, idari bir göreve yükseltildi.
It will take her at least two years to be qualified for that post.
- Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings.
- Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks.
- Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.
We don't have problems. We only have tasks.
- Bizim sorunlarımız yok. Yalnızca görevlerimiz var.
I try to do my part to help the community.
- Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
I plan on doing my part.
- Görevimi yapmayı planlıyorum.
Sami finished his two years of military service.
- Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.
I had my military service in Ankara.
- Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.
He has received a commission as a naval officer.
- O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
I am sure you will take an active role in your new position.
- Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
A big title does not necessarily mean a high position.
- Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.
You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
- Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
Tom is still officially in charge.
- Tom hâlâ resmî olarak görevde.
Tom hasn't been officially charged.
- Tom resmi olarak görevlendirilmedi.