I'll be on duty this Sunday.
- Bu pazar görevde olacağım.
Mr. Smith is now on duty.
- Bay Smith şimdi görevdedir.
I'm in charge of this mission.
- Bu görevden ben sorumluyum.
Tom is still officially in charge.
- Tom hâlâ resmî olarak görevde.
What are his official job duties?
- Onun resmî iş görevleri nelerdir?
My job is dull and boring.
- Benim görevim donuk ve sıkıcı.
You should give this task to some other person.
- Bu görevi başka bir kişiye vermelisin.
You must carry the task through to the end.
- Sonuna kadar görevi taşımalısın.
One must do one's duty.
- İnsan görevini yapmalı.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
Can I give you the assignment?
- Sana görev verebilir miyim?
The assignment was too much for me.
- Görev benim için çok fazlaydı.
Mr Tom Jones has agreed to serve as the project leader for this new work item.
- Bay Tom Jones bu yeni iş için proje lideri olarak görev yapmayı kabul etti.
I work as a museum attendant.
- Bir müze görevlisi olarak çalışıyorum.
üniversite hayatım boyunca fakülte başkanlığı gibi görevlerde bulundum.
Tom couldn't understand what the purpose of the mission was.
- Tom görevin amacının ne olduğunu anlayamadı.
He accomplished his mission.
- O görevini yerine getirdi.
We can't function like this.
- Böyle görev yapamayız.
He resigned from his office.
- O görevinden istifa etti.
John Adams took office in 1797.
- John Adams, 1797 yılında göreve başladı.
While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
He is employed in a bank.
- O, bir bankada görevlidir.
It will take her at least two years to be qualified for that post.
- Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
He resigned his post on account of illness.
- O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings.
- Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
We don't have problems. We only have tasks.
- Bizim sorunlarımız yok. Yalnızca görevlerimiz var.
For certain tasks, my computer can be very useful.
- Belli görevler için bilgisayarım çok yararlı olabilir.
Tom has already done his part.
- Tom zaten görevini yaptı.
I try to do my part to help the community.
- Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
I had my military service in Ankara.
- Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.
Sami finished his two years of military service.
- Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.
He has received a commission as a naval officer.
- O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
He is seeking a new position.
- Yeni bir görev arıyor.
A big title does not necessarily mean a high position.
- Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.
You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
- Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
Tom is still officially in charge.
- Tom hâlâ resmî olarak görevde.
Tom hasn't been officially charged.
- Tom resmi olarak görevlendirilmedi.