görevde

listen to the pronunciation of görevde
التركية - الإنجليزية
on duty

I'll be on duty this Sunday. - Bu pazar görevde olacağım.

Mr. Smith is now on duty. - Bay Smith şimdi görevdedir.

in charge

I'm in charge of this mission. - Bu görevden ben sorumluyum.

Tom is still officially in charge. - Tom hâlâ resmî olarak görevde.

(Ticaret) on the job
görev
job

What are his official job duties? - Onun resmî iş görevleri nelerdir?

My job is dull and boring. - Benim görevim donuk ve sıkıcı.

görev
task

I must go through the task by tomorrow. - Yarına kadar görevi gözden geçirmeliyim.

You should give this task to some other person. - Bu görevi başka bir kişiye vermelisin.

görev
duty

Each person has a duty to do. - Her insanın yapacak bir görevi vardır.

The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful. - Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.

görev
assignment

Can I give you the assignment? - Sana görev verebilir miyim?

I have another assignment for you. - Senin için başka bir görevim var.

görev
work

She is at work right now. - O, şu anda görevdedir.

Tom worked as a gas station attendant. - Tom bir benzin istasyonu görevlisi olarak çalıştı.

görevde bulunmak
on duty

üniversite hayatım boyunca fakülte başkanlığı gibi görevlerde bulundum.

görevde kalmak
(Hukuk) to remain in office
görevde olmak
be in office
görev
mission

Tom and Mary accomplished their mission without any difficulty. - Tom ve Mary herhangi bir zorluk olmadan görevlerini tamamladı.

He was given an important mission. - Ona önemli bir görev verildi.

görev
{i} function

We can't function like this. - Böyle görev yapamayız.

görev
office

John Adams took office in 1797. - John Adams, 1797 yılında göreve başladı.

He resigned from his office. - O görevinden istifa etti.

görev
competence
görev
employ

While employed at the bank, he taught economics at college. - Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.

Linda was employed as a flight attendant. - Linda uçuş görevlisi olarak işe alındı.

görev
obligation
görev
post

It will take her at least two years to be qualified for that post. - Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.

He was advanced to a managerial post. - O, idari bir göreve yükseltildi.

görev
capacity
görev
vocation
görev
berth
görev
official duty
görev
labour
görev
(Havacılık) subtask
görev
trust

The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings. - Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.

görev
engagement
görev
(Ticaret) ministry
görev
(Dilbilim) tasks

We don't have problems. We only have tasks. - Bizim sorunlarımız yok. Yalnızca görevlerimiz var.

Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks. - Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.

görev
part

Tom has already done his part. - Tom zaten görevini yaptı.

I plan on doing my part. - Görevimi yapmayı planlıyorum.

görev
service

Sami finished his two years of military service. - Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.

I had my military service in Ankara. - Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.

görev
commission

He has received a commission as a naval officer. - O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.

A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife. - Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.

görev
onus
görev
position

I am sure you will take an active role in your new position. - Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.

My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university. - Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.

görev
place

You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days. - Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.

bir görevde rütbece eskilik
seniority rank on a mission
görev
appointment
görev
workings
görev
law jurisdiction
görev
duty, task, assignment, charge; appointment; mission, service, commission; function
görev
situation
görev
devoir
görev
stint
görev
(Hukuk) office, task
görev
official work, office
görev
incumbency
görev
job, employment, function
görev
business

My elder brother got a position in a big business. - Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.

görev
employment
görev
billet
görev
charge

Tom hasn't been officially charged. - Tom resmi olarak görevlendirilmedi.

Tom is still officially in charge. - Tom hâlâ resmî olarak görevde.

görev
piece of work
görev
physiol., gram., (Matematik) function
ömür boyu görevde kalan
perpetual
التركية - التركية

تعريف görevde في التركية التركية القاموس.

görev
Resmî iş, vazife
Görev
vazife
Görev
fonksiyon
görev
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş; iş görme yetisi, fonksiyon
görev
Bir organ veya hücrenin yaptığı iş
görev
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. İş görme yetisi, fonksiyon
görev
Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş
görev
Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi
görev
Resmî iş, vazife: "Cavit Bey, görevi ona verdiği gün, Abdi Bey çok sevinmişti."- A. İlhan
görevde
المفضلات