gören

listen to the pronunciation of gören
التركية - الإنجليزية
sighted
beholder

Beauty is in the eye of the beholder. - Güzellik, görendedir.

gören kimse
seer
geleceği gören
prescient
gör
saw

I saw my Twitter account suspended after a while. - Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.

I saw John at the library. - Kütüphanede John'u gördüm.

hor gören
condescending
görenler
those who saw
görenler
those who see
görenler
those who have seen
zarar gören
losing
zarar gören
(Kanun) injured
zarar gören
disadvantaged
zarar gören
(Kanun) prejudiced
gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

I remember seeing you all somewhere. - Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

Seeing that she was not excited at the news, she must have known it. - O, habere heyecanlanmadığına göre, onu önceden biliyor olmalı.

gör
see

Love is seeing her in your dreams. - Aşk onu rüyalarında görmektir.

It seems to me that you are wrong. - Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.

gör
{f} seen

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

I had never seen a panda until I went to China. - Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.

gör
{f} view

Their view of life may appear strange. - Onları hayat görüşü acayip görünebilir.

His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl. - Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

He fell in love with her at first sight. - İlk görüşte ona âşık oldu.

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

ilgi gören
Interesting, attractive, absorbing, intriguing
gören
that works
rağbet gören
crowded
Yüzünü gören cennetlik
You're a sight for sore eyes
acemice iş gören
bungling
ayakta tedavi gören hastalar
ambulant patients
ayakta tedavi gören yaralı
walking wounded
bağlaç görevi gören kip
conjunctive
din eğitimi gören kimse
catechumen
dondurucu işlevi gören vagon
refrigerator car
her işi gören işçi
utility man
her şeyi gören
quick of eye
hor gören
disparaging
hor gören
underrating
hor gören
underestimating
ileriyi gören
longheaded
ileriyi gören
farseeing
ileriyi gören
prescient
ileriyi gören
forward looking
ileriyi gören
clear sighted
ileriyi gören
quick eyed
ileriyi gören
farsighted
kabul gören
well accepted
kabul gören kimse
persona grata
kadınları küçük gören erkek
male-chauvinist
kendi işini kendi gören kimse
do it yourselfer
kendini dev aynasında gören
taffy nosed
kötü iş gören kimse
botcher
küçük gören
snorty
rağbet gören meslek
crowded profession
sağ eliyle iş gören
right handed
uzağı gören
long-sighted
zarar gören çıkarlar
(Hukuk) prejudiced interests
zarar gören üye devlet
(Politika, Siyaset) injured member state
التركية - التركية

تعريف gören في التركية التركية القاموس.

şerif gören
Yol, Endişe, Kurbağalar, Amerikalı gibi filmleriyle tanınmış sinema yönetmenimiz
الإنجليزية - التركية

تعريف gören في الإنجليزية التركية القاموس.

visionary ileriyi gören, görüs gücü olan; düssel, hayali
hayalci, hayalperest
gören
المفضلات