göreceli

listen to the pronunciation of göreceli
التركية - الإنجليزية
{s} relative

The Professor gave a lecture on solar energy yesterday. I gave a lecture on Relative Risk. - Profesör dün güneş enerjisi konulu bir konferans verdi. Ben Göreceli Risk konulu bir konferans verdim.

Today, there is a climate of relative peace in the south-east. - Bugün, Güneydoğu'da göreceli bir barış havası vardır.

notional
phil. relative
comparative
göreceli adres
relative address
göreceli ağırlık ölçeği
gravimeter
göreceli butlan
(Hukuk) relative nullity
göreceli kod
relative code
göreceli kodlama
relative coding
التركية - التركية
Bağıntılı: "Bütün bu tarihler göreceli işaretlerdir."- N. Cumalı
İzafî, bağıntılı, bağlı
izafi
göreceli
المفضلات