görüntüsü

listen to the pronunciation of görüntüsü
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) image

The sculptor carved wood into an image of Buddha. - Heykeltıraş ahşabı Buda'nın görüntüsü şeklinde oydu.

The word house evokes the mental image of a rectangular building with a roof and smoking chimney, which may be surrounded by grass and trees and inhabited by a happy family. - Ev kelimesi bir çatısı ve tüten bacaları olan bir dikdörtgen binanın zihinsel görüntüsünü anımsatır, ki bu çimenlerle ve ağaçlarla çevrili olabilir ve mutlu bir aile tarafından oturulabilir.

(Bilgisayar) display

My camera's display is defective. - Benim kameranın görüntüsü bozuk.

görüntü
display

This web page can't be displayed. - Bu web sayfası görüntülenemiyor.

Those books were on display in the window. - Şu kitaplar ekranda görüntülendi.

görüntü
image

The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity. - Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.

It's the living image of your grandfather. - O, büyük babanın canlı görüntüsüdür.

görüntü
view

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünyanın Ay'dan görünümü, 20. yüzyılın simgesel görüntülerinden biridir.

görüntüsü yansımak
outline
görüntü
{i} sight

I lost sight of my friends. - Arkadaşlarımın görüntüsünü kaybettim.

I lost sight of her in the crowd. - Kalabalıkta onun görüntüsünü kaybettim.

görüntü
vision

There are no real visions. - Gerçek görüntüler yoktur.

görüntü
{i} spectacle
görüntü
(radar) blip
ekran görüntüsü
(Askeri) display image
gem görüntüsü
(Bilgisayar) gem image
görüntü
spectre
görüntü
scene

I love the scenery viewable from the Shinkansen. - Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum.

görüntü
spectrum
görüntü
appearance

She made her first appearance as a musician. - İlk görüntüsünü bir müzisyen olarak yaptı.

A great man doesn't care about his appearance. - Büyük bir adam görüntüsünü önemsemez.

görüntü
(Tıp) presentation
görüntü
frame

He reviewed the footage frame by frame. - O, kamera görüntüsünü kare kare gözden geçirdi.

görüntü
look

Mike wore an indignant look. - Mike öfkeli bir görüntü takındı.

She gives me a nasty look every time she sees me. - O beni her ne zaman görse bana edepsiz bir görüntü verir.

uydu görüntüsü
(Madencilik) satellite image
görüntü
imagery
görüntü
picture

Mary liked the cute penguin picture in Tom's user profile. - Mary, Tom'un kullanıcı profilindeki sevimli buzulkuşu görüntüsünü beğendi.

Please adjust the television picture. - Lütfen televizyon görüntüsünü ayarla.

Görüntü
ımage
ayna görüntüsü
mirror image
bit eşlemi görüntüsü
(Bilgisayar) bit map display
görüntü
outlook
görüntü
semblance
görüntü
phantom, specter, apparition
görüntü
cin., television image, picture
görüntü
image , video , picture
görüntü
spectre, phantom; image; frame, picture; vision
görüntü
(Matematik) image
görüntü
phys. image
görüntü
displaying
görüntü
eidolon
kart görüntüsü
card image
radar görüntüsü
radar image
robot görüntüsü
robot vision
ses görüntüsü
sound image
televizyon görüntüsü
(Askeri) television imagery
televizyon görüntüsü
television picture
التركية - التركية

تعريف görüntüsü في التركية التركية القاموس.

Görüntü
sahne
Görüntü
hayal
görüntü
Herhangi bir nesnenin mercek, ayna gibi araçlarla oluşturulan biçimi; herhangi bir nesnenin bazı ışık olayları sonucu elde edilen biçimi, hayal
görüntü
Herhangi bir nesnenin mercek, ayna gibi araçlarla oluşturulan biçimi
görüntü
Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla görüntülüğe art arda düşürülmesi sonunda hareketin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş, görüntülük üzerindeki hareketli resimler bütünü
görüntü
Manzara
görüntü
Sayı doğrusu üzerinde bir sayıya karşı gelen nokta
görüntü
Herhangi bir nesnenin bazı ışık olayları sonucu elde edilen biçimi, hayal
görüntü
Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet
görüntüsü
المفضلات