تعريف görünmek في التركية الإنجليزية القاموس.
- seem
Dan didn't want to seem shy.
- Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
You don't want to seem desperate.
- Çaresiz görünmek istemiyorsun.
- appear
I don't want to appear ungrateful.
- Ben nankör görünmek istemiyorum.
You have to appear in person.
- Bizzat görünmek zorundasın.
- come
- haunt
- show up
- seem to be
Mosquitoes seem to be more attracted to people wearing dark clothes.
- Sivrisinekler koyu giysiler giyen insanlar için daha çekici görünmektedir.
- come on
- loom
- feel
- be seen
I don't want to be seen in his company.
- Onunla beraber görünmek istemiyorum
Sami didn't want to be seen naked.
- Sami çıplak görünmek istemedi.
- seen
Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
- Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
Sami didn't want to be seen naked.
- Sami çıplak görünmek istemedi.
- reappear
- show oneself
- figure
- be in evidence
- report
- to be seen; to show oneself; to appear, to come in sight; to look; to seem, to appear
- break through
- come in sight
- to appear as, look like, give the impression of, create an impression of
- come along
- rise
- come out
- come into view
- approve oneself
- present oneself
- to scold, tell (someone) off
- to seem to be, appear to be
- to appear, come into sight, show oneself
- look
Tom doesn't want to look foolish.
- Tom aptal görünmek istemiyor.
She wants to look younger.
- O daha genç görünmek istiyor.
- to be visible, be seen
- put in an appearance
- make one's appearance
- show
- come in view
- come into sight
- arise
- seems
love is nothing what it seems - aşk göründüğü gibi değildir.
- yeniden görünmek
- reappear
- yapar gibi görünmek
- pretend
I'm tired of pretending.
- Yapar gibi görünmekten bıktım.
- görünmek (güzel, hasta vb)
- look
- görünmek… gibi görünmek
- seem
- görünmek….gibi görünmek
- seem
- görünmek (hortlak/ruh)
- materialize
- göze hoş görünmek
- please the eye
- göze hoş görünmek
- to please the eye
- görünme
- {i} manifestation
- gibi görünmek
- seem
Dan didn't want to seem shy.
- Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
He seems to have been a very popular actor when he was young.
- O gençken çok popüler bir aktörmüş gibi görünmektedir.
- gibi görünmek
- appear
- görünme
- {i} appearance
His appearance animated the party.
- Onun görünmesi partiyi canlandırdı.
- ..gibi görünmek
- appear to
- dibi görünmek
- run out
- doktora görünmek
- see the doctor
- gibi görünmek
- appear to be
- gibi görünmek
- look like
- gibi görünmek
- purport
- gibi görünmek
- semble
- gibi görünmek
- look as if
- gibi görünmek
- make out
- gibi görünmek
- seem like
- görün
- appear
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
She failed to appear.
- Görünen o ki kız başarısız oldu.
- görünme
- looking
Sometimes you have to choose between looking good and being comfortable.
- Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.
I don't like looking foolish.
- Aptal görünmeyi sevmiyorum.
- görünme
- seeming
- yapar gibi görünmek
- pretending
- görün
- seem
It seems to me that you are wrong.
- Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
Your suggestion seems reasonable.
- Önerin mantıklı görünüyor.
- görün
- {f} seeming
Seemingly impossible things sometimes happen.
- Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.
The world is a place of seemingly infinite complexity.
- Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.
- görün
- seem to be
Tom and Mary seem to be in some kind of trouble.
- Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.
Tom and Mary seem to be suited for each other.
- Tom ve Mary birbirleri için uygun görünüyorlar.
- görün
- {f} emerging
- görünme
- reappearance
- görünme
- {i} emerging
- gibi görünmek
- affect
- mümkün görünmek
- Seem possible
- mümkün görünmek
- Seem/be possible
- arkasından görünmek
- to appear behind
- belli belirsiz görünmek
- loom up
- belli belirsiz görünmek
- peer
- belli belirsiz görünmek
- loom
- bet görünmek
- to look ugly
- bir parça görünmek
- peer
- birdenbire görünmek
- crop up
- birlikte görünmek
- be seen together
- büyük görünmek
- bulk large
- dibi görünmek
- to run out
- dipi görünmek
- to be emptied
- doğal görünmek
- look natural
- genç görünmek
- look young
- gibi görünmek
- to look like, to look as if, to appear
- görün
- loom
- görünme
- peep
- görünme
- apparition
- hayalet gibi görünmek
- spook
- iş yapıyor görünmek
- (deyim) go through the motions
- karaltı gibi görünmek
- loom
- karaltı gibi görünmek
- loom up
- kayar gibi görünmek
- v. ride
- keli görünmek/açılmak
- for a fault in someone to become evident
- kesenin dibi görünmek
- run out of money
- keyifsiz görünmek
- look seedy
- korkunç görünmek
- look grim
- kötü görünmek
- (deyim) look bad
- küplere binmiş gibi görünmek
- look like the wrath of god
- küçük göstermek/görünmek
- to look younger than one is
- kızgın görünmek
- look like the wrath of god
- mutlu görünmek
- be all smiles
- neşeli görünmek
- appear cheerful
- neşeli görünmek
- look cheerful
- olduğundan başka görünmek
- masquerade
- perişan görünmek
- look a sight
- perişan görünmek
- be a sight
- pis görünmek
- look dirty
- rahatsız görünmek
- look seedy
- rahatsız görünmek
- (deyim) green about the gills
- sağlıklı görünmek
- look rosy about the gills
- sevimli görünmek
- look pleasant
- sorumsuz görünmek
- show to be irresponsible
- sureti haktan görünmek
- (for an evil-minded person) to act as if he has nothing but good intentions
- tekrar görünmek
- reappear
- ufukta görünmek
- be sighted on horizon
- umutsuz görünmek
- (deyim) look bad
- uyur gibi görünmek
- pretend to be asleep
- yapar gibi görünmek
- play on
- yapar gibi görünmek
- let on
- yapar gibi görünmek
- make as if to
- yapar gibi görünmek
- make pretense of doing
- yapar gibi görünmek
- play upon
- yapar gibi görünmek
- play at
- yapar gibi görünmek
- sham
- yapıyormuş gibi görünmek
- (deyim) go through the motions
- yapıyormuş gibi görünmek
- make pretense of doing
- yeniden görünmek
- re emerge
- yol görünmek
- to sense that the time has come for (one) to pack up one's traps and leave
- zengin görünmek
- look rich
- çalışıyor görünmek
- (deyim) go through the motions
- çok iyi görünmek
- look one's best
- çıplak görünmek
- appear naked
- önünde görünmek
- (Askeri) head-up display
- üzgün görünmek
- (deyim) look blue
- üzgün görünmek
- look green about the gills
- üzgün görünmek
- (deyim) look bad
- üzüntülü görünmek
- (deyim) look blue
- şirin görünmek
- look pleasant
- şöyle bir görünmek
- (deyim) show the flag