göründü

listen to the pronunciation of göründü
التركية - الإنجليزية
seemed

Tom thought Mary seemed to be gaining weight. - Tom Mary'nin kilo alıyor gibi göründüğünü düşündü.

Tom began to wonder how Mary always seemed to know where he'd been. - Tom Mary'nin onun nerede olduğunu nasıl her zaman biliyor gibi göründüğünü merak etmeye başladı.

appeared

A man appeared at the door. - Kapıda bir adam göründü.

He appeared in many movies. - O, pek çok filmde göründü.

görün
appear

I find her appearance attractive. - Onun görünümünü çekici bulurum.

The story appears to be true. - Hikâye doğru görünüyor.

görün
seem

It seems to me that you are wrong. - Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.

Your plan seems better than mine. - Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.

görün
{f} seeming

Seemingly impossible things sometimes happen. - Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.

The world is a place of seemingly infinite complexity. - Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.

görün
seem to be

Tom and Mary seem to be suited for each other. - Tom ve Mary birbirleri için uygun görünüyorlar.

Tom and Mary seem to be in some kind of trouble. - Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.

görün
{f} emerging
görün
loom
kara göründü
land ho
takke düştü, kel göründü
(Atasözü) Now we see what dirty work he's been up to./Now we know the embarrassing truth
göründü
المفضلات