gönderen

listen to the pronunciation of gönderen
التركية - الإنجليزية
sender

Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender. - Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.

What a strange message! There is no sender and no recipients either. - Ne garip bir mesaj! Herhangi bir gönderen veya alıcı da yok.

forwarder
consignor
sender; consignor
(Bilgisayar) from

Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender. - Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.

(Bilgisayar) posted by
(Bilgisayar) submitted
(Bilgisayar) received from
addresser
gönderen bölüm
(Bilgisayar) sender department
gönderen makam kodu
(Askeri) routing indicator code
gönder
{f} relay
gönder
(Bilgisayar) submit

Your order has been submitted. - Siparişiniz gönderildi.

From now on, I'll only submit sensible sentences to Tatoeba. - Tatoeba'ya şu andan itibaren yalnızca mantıklı cümleler göndereceğim.

gönder
{f} forward

Please forward my mail to this address. - Lütfen postamı bu adrese gönderin.

Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender. - Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.

gönder
flagpole
gönder
(Bilgisayar) sent to

If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies. - Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.

He was sent to jail for murder. - O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.

gönder
(Bilgisayar) export
gönder
{f} shipping

The soldiers are shipping off tomorrow. - Yarın askerler gönderiliyor.

We offer free shipping. - Biz ücretsiz gönderim sunuyoruz.

gönder
(Bilgisayar) send to

I had to send Tom home. - Tom'u eve göndermek zorundaydım.

I would appreciate any information you can send to us. - Bize gönderebileceğin bir bilgiyi takdir ederim.

spam mail gönderen kimse
(Bilgisayar) spammer
gönder
send out

The captain decided to send out a scout. - Kaptan bir keşif gemisi göndermeye karar verdi.

gönder
send

If I could send you a marshmallow, Trang, I would. - Eğer sana marshmallow gönderebilseydim, Trang, yapabilecektim.

I'm sending her to California. - Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum.

gönder
mast
gönder
{f} routing
gönder
transmit on
gönder
send away
gönder
pack off
gönder
sent away
gönder
{f} forwarded

I forwarded the message I got from Tom to Mary. - Tom'dan aldığım mesajı Mary'ye gönderdim.

I forwarded the schedule you sent me to Tom. - Bana gönderdiğin programı Tom'a gönderdim.

gönder
{f} route
gönder
{f} routed
gönder
relegate
gönder
{f} sent

Roger Miller entered the United States Army at the age of seventeen. He was sent to an army base near Atlanta, Georgia. - Roger Miller Amerikan Birleşik Devletleri Ordusu'na on yedi yaşında katıldı. Atlanta, Georgia'ya yakın bir üsse gönderildi.

He was sent to jail for murder. - O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.

gönder
{f} forwarding
gönder
forward to

Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender. - Sophie bilinmeyen göndericiden bir mektup daha almayı dört gözle bekliyordu.

gönder
{f} sending

Thank you very much for sending me such a nice present. - Bana böyle hoş bir hediye gönderdiğin için çok teşekkür ederim.

Thank you for sending me a nice card. - Bana güzel bir kart gönderdiğiniz için teşekkür ederim.

gönder
consign
gönder
sent out

The princess was sent out to the lake to be fed to the dragon. - Prenses, ejderhanın beslenmesi için göle gönderildi.

He sent out the parcel the day before yesterday. - O, koliyi evvelsi gün gönderdi.

acele gönderen kişi
expeditor
gönder
flagstaff
gönder
flagstick
gönder
flagpole, flagstaff
gönder
pole, staff; flagpole, mast; goad
gönder
shaft
gönder
pole

The children sent their Christmas lists to the North Pole with the hope that Santa would read them. - Çocuklar Noel listelerini, Noel Baba okur umuduyla Kuzey Kutbu'na gönderdi.

gönder
oxgoad
gönder
staff
gönder
sent#out
gönder
sentaway
gönder
sendout
gönder
packoff
gönder
sent#away
gönder
sendaway
gönder
{f} dispatch

About thirty firefighters were dispatched. - Yaklaşık otuz itfaiyeci gönderildi.

Your order has been dispatched. - Siparişiniz gönderildi.

gönder
sentout
havale gönderen
remitter
makale gönderen kimse
contributor
radyo dalgaları gönderen gökcismi
quasar
radyo dalgaları gönderen gökcismi
quasi stellar object
sinyâl gönderen
directional
turist gönderen ülke
(Turizm) tourist originating country
turist gönderen ülke
(Turizm) tourist generating country
uzaydan bilgi gönderen uydu
space probe
yük gönderen kimse
freighter
التركية - التركية

تعريف gönderen في التركية التركية القاموس.

GÖNDER
(Hukuk) Bayrak çekilen direk
GÖNDER
(Osmanlı Dönemi) Ucuna birşey takılan uzun sopa veya sırık. Kullanış şekline göre isim alır: Bayrak, sancak gönderi
GÖNDER
(Osmanlı Dönemi) Sancak çekmek için geminin kı
GÖNDER
(Osmanlı Dönemi) Çift sürerken öküzleri dürtmekte kullanılan ucu iğneli uzun sopa
GÖNDER
(Osmanlı Dönemi) Tar: Seferde ordunun ve ileri gelen vezir ve diğer devlet ricalinin atlarına bakmak ve sair zamanlarda ise has ahır ve çayır hizmetlerinde kullanılmak üzere gayr-ı müslimlerden ve hasseten Bulgarlardan tertip edilmiş bir sınıf olan voynukların her mıntıkada iki, üçü ve dördü hakkında kullanılır bir tâbirdir
gönder
Üvendire
gönder
Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucunda metal olan ağaç sopa
gönder
ince düz ve uzunca olarak çekilmiş çubuklar
gönderen
المفضلات