gömmek

listen to the pronunciation of gömmek
التركية - الإنجليزية
embed
bury

The most painful thing for a mother is having to bury her own child. - Bir anne için en acı şey, kendi çocuğunu gömmektir.

Sami wanted to bury Layla in Cairo. - Sami, Leyla'yı Kahire'ye gömmek istedi.

let in
to bury, inter (a dead body)
immerse
entomb
inter
inhume
sink
lay to rest
dig in
commit to the ground
to bury; to bury, to inter, to lay sb to rest; to embed, to inlay
sink into
arch. to install, set in, build in
intomb
sepulchre
fit in
sepulcher
nestle
grave
buried
inurn
gömme
burial
gömme
built-in
gömme
built in
gömme
embedment
gömme
(İnşaat) mounting
gömme
insert
göm
{f} grave

The secret remained buried in the grave of the famous philosopher. - Sır ünlü filozofun mezarında gömülü kaldı.

Muslims bury their dead in graves. - Müslümanlar ölülerini mezarlara gömerler.

göm
{f} embedded
göm
bury

At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe. - Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.

Dogs often bury bones. - Köpekler genellikle kemikleri gömerler.

göm
inter

Her ashes are interred here. - Onun külleri burada gömülüdür.

göm
{f} graven
göm
{f} graved
gömme
recessed
gömme
funeral
gömme
countersunk
gömme
nesting
göm
burying

She's burying her money in the sand. - Parasını kuma gömüyor.

The dog was busy burying his bone in the garden. - Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.

göm
embed

How can I embed the debt clock on my Web site? - Borç saatini web siteme nasıl gömebilirim?

göm
buried

She has buried her only son. - O, biricik oğlunu gömdü.

Who buried the gold bars here? - Buraya altın barlarını kim gömdü.

toprağa gömmek
to landfill
acısını bağrına basmak/içine gömmek
to hide one's distress or sorrow
duvara gömmek
immure
göm
entomb
gömme
burying

The dog was busy burying his bone in the garden. - Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.

gömme
sepulture
gömme
burying, burial
gömme
interment
gömme
committal service
gömme
flush
gömme
inhumation
gömme
buried; sunken; recessed
gömme
burying, burial; buried; let-in, countersunk, recessed, inlaid, flush, built-in
gömme
let in
gömme
inlaid
gömme
entombment
gömme
sunken
gömme
sunk
gömme
builtin
sabanla gömmek
plow in
sabanla gömmek
plough in
savaş baltasını gömmek
bury the hatchet
التركية - التركية
Bir ölüyü toprağın içine yerleştirmek, defnetmek
Bir ölüyü toprağın içine yerleştirmek, defnetmek: "Kızı artık uyuduğu yere temelli gömmeye hazırlanıyordu."- O. C. Kaygılı
Birinin cenaze törenine katılmak veya bir cenazeyi kaldırmak
Bir nesnenin içine yerleştirmek, batırmak: "Ben annemin çarşafına kafamı gömdüm."- S. F. Abasıyanık
Toprağın içine koymak, toprakla örtmek
Bir nesnenin içine yerleştirmek, batırmak
Birinden daha çok yaşamak
Gömme
(Osmanlı Dönemi) TELHİD
Gömme
tedfin
Gömme
defin
gömme
Güzün veya kışın ekilen ekin
gömme
Defnetme, tedfin
gömme
Mayalı veya mayasız, yağlı veya yağsız olarak yapılan bir tür kül pidesi
gömme
Üzerinde bulunduğu yüzeyin içine gömülmüş olan
gömme
Gömmek işi
gömmek
المفضلات