They sat in the shade of a tree.
- Bir ağacın gölgesinde oturdular.
Let's take a rest in the shade.
- Gölgede biraz dinlenelim.
After her sickness, she's only a shadow of her former self.
- O, hastalığından sonra, eski halinin sadece bir gölgesidir.
She is afraid of her own shadow.
- O kendi gölgesinden korkuyor.
The light that casts away the darkness also creates shadows.
- Karanlığı boşa çıkaran ışık da gölgeler yaratır.
A dark shadow passed behind Tom.
- Tom'un arkasından karanlık bir gölge geçti.
I try not to let my emotions cloud my judgment.
- Duygularımın kararımı gölgelemesine izin vermemeye çalışıyorum.