Tom'la konuyu tamamıyla görüşmek için zamanım yoktu.
- I haven't had time to fully discuss the matter with Tom.
Onun tamamıyla farkındayım.
- I'm fully aware of that.
Ben tamamen tehlikenin farkındaydım.
- I was fully alive to the danger.
Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.
- He fully realizes that he was the cause of the accident.
O, ne gördüğünü polise tam olarak bildirdi.
- He reported fully what he had seen to the police.
Bir kelimenin nasıl kullanıldığını tam olarak anlamak için, onun birçok farklı içeriklerde kullanılması gerekir.
- In order to fully understand how a word is used, it needs to be used in many different contexts.
Evim tam sigortalıdır.
- My house is fully insured.
O, ne gördüğünü polise tam olarak bildirdi.
- He reported fully what he had seen to the police.
Hayır, teşekkür ederim. Tokum.
- No, thank you. I'm full.
Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme.
- Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.
Japonya güzel kentlerle doludur. Örneğin Kyoto ve Nara.
- Japan is full of beautiful cities. Kyoto and Nara, for example.
Ağzın doluyken konuşma.
- Do not talk with your mouth full.
Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.
- The cherry trees are in full blossom.
O, ne gördüğünü polise tam olarak bildirdi.
- He reported fully what he had seen to the police.
Elbisenin bol bir eteği var.
- The dress has a full skirt.
O hala bol enerji var.
- She is still full of energy.
Tom'un tam adı nedir?
- What's Tom's full name?
Lütfen bana tam adını ve adresini söyler misin?
- Would you please tell me your full name and address?
Şimdi pürdikkatine ihtiyacım var.
- I need your full attention now.
Tom şimdi benim pürdikkatime sahip.
- Tom has got my full attention now.
Tom tamamen problemin farkında.
- Tom is fully aware of the problem.
Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.
- He fully realizes that he was the cause of the accident.
Şehirdeki bütün oteller dolu.
- All the hotels in town are full.
O, bütün dersi ezberleyerek tam not aldı.
- She got full marks by memorizing the whole lesson.
Tom tamamen problemin farkında.
- Tom is fully aware of the problem.
Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.
- He fully realizes that he was the cause of the accident.
Gerçekten çok meraklısın, değil mi?
- You are really full of curiosity, aren't you?
O yaşamak için uzun zamanı olmadığını çok iyi biliyordu.
- He knew full well that he didn't have long to live.
Oyun çok popülerdi ondan tiyatro neredeyse tam doluydu.
- The play was so popular that the theater was almost full.
Tam din özgürlüğü tüm insanlar için güvence altına alınmıştır.
- Full religious freedom is assured to all people.
Tom'un özetleri daima yazım hatalarıyla doludur.
- Tom's summaries are always full of misprints.
Onun elleri bebekle ilgilenmekle meşgul.
- Her hands are full taking care of the baby.
Kumarhanedeki şanslı bir geceden sonra, Tom'un cepler dolusu nakiti vardı.
- Tom had pockets full of cash after a lucky night at the casino.
Otobüs dolu. Bir sonraki için beklemeniz gerekecek.
- The bus is full. You'll have to wait for the next one.
Bunun için tüm sorumluluğu kabul edeceğim.
- I will accept full responsibility for this.
Parktaki tüm kiraz ağaçları tamamen çiçek açmış.
- All the cherry trees in the park are in full bloom.
He fully met his responsibilities.
The lobule margins, furthermore, are arched away from the lobe, with the consequence that (when fully inflated) the abaxial leaf surface forms the interior lining of the lobule.
The old man wanted the most luxurious car possible, so he asked for one that was fully loaded with items such as power windows and air conditioning.
The armed robber came into the bank with a fully loaded shotgun and began firing away as he made his demands.
That Accord came fully-loaded with a moonroof, power windows — the whole she-bang!.
The jugs were full to the point of overflowing.
Our book gives full treatment to the subject of angling.
I was fed to the full.
It is full strange to him who hears and feels, / When wandering there in some deserted street, / The booming and the jar of ponderous wheels,.
... We want to fully serve this market. ...
... or implemented ' it's already been passed ' if it's implemented fully, it'll be ...