Tom'un hüsranını anlayabilirim.
- I can understand Tom's frustration.
Tom'un düşük bir düş kırıklığı toleransı vardır.
- Tom has a low frustration tolerance.
Senin hayal kırıklığını tamamen anlıyorum.
- I fully understand your frustration.
Tom'un hayal kırıklığını anlıyorum.
- I understand Tom's frustration.
Tom gizlice Mary'nin planlarını boşa çıkarma girişiminde bulundu.
- Tom secretly attempted to frustrate Mary's plans.
Kötü hava planlarımızı boşa çıkardı.
- The bad weather frustrated our plans.
My clumsy fingers frustrate my typing efforts.
This test frustrates me because if I fail, it'll destroy my grade.
It frustrates me to do all this work and then lose it all.
... all the sadness and frustration and anger and hurt, and then the crowd starts screaming, ...