Tarihin bize öğrettiği şey insanların ondan bir şey öğrenmemiş olmasıdır.
- What history teaches us is that men have never learned anything from it.
İstediğimi ondan alacağım.
- I'll take from it what I wish.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Ondan uzak durmanız sizin akıllılığınız.
- It was wise of you to keep away from him.
O bir hile ile parayı ondan aldı.
- He got the money from her by a trick.
Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.
- Tom warned Mary that John would try to borrow money from her.
Bundan kim yararlanıyor?
- Who benefits from this?
Birisi bundan ne kazanır?
- What does one profit from this?
Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.
- I didn't expect such a nice present from you.
Sanırım Tom senden çok şey öğrenebilirdi.
- I think Tom could learn a lot from you.