Seni korkutmak istemedim.
- I didn't mean to frighten you.
Üzgünüm, seni korkutmak istemedim.
- I'm sorry, I didn't mean to frighten you.
Fırtınanın hiddeti çocukları korkuttu.
- The fury of the storm frightened the children.
Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
- Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
The pitcher that was set before me was frighteningly large.
... That is going to be now so frighteningly fast because ...
... frighteningly fast. ...