fresh; just released

listen to the pronunciation of fresh; just released
الإنجليزية - التركية

تعريف fresh; just released في الإنجليزية التركية القاموس.

hot
{s} sıcak

Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır. - In the summer it's very hot in southern Spain.

Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi. - The weather was hot. And pretty humid.

hot
{s} acı

Biraz baharatsız ve acısız Kore yemeği yemek istiyorum. - I want to eat some Korean food that isn't hot and spicy.

Acı ve baharatlı olmayan bir şey yemek istiyorum. - I want to eat something that's not hot and spicy.

hot
ateşli

Biraz ateşli değil misin? - Aren't you a little hot?

Keşke sınıfımda bazı ateşli kızlar olsa. - I wish there were some hot girls in my class.

hot
{s} radyoaktif
hot
(Argo) çalıntı mal
hot
(Argo) kaçak mal
hot
şehvetli
hot
taze

Taze çilekler sıcak kekler gibi gitti. - The fresh strawberries went like hot cakes.

hot
ıssı
hot
ilgili

Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi. - Our guide misinformed us about the location of the hotel.

hot
{s} şiddetli
hot
{s} çalıntı
hot
{s} iletken
hot
yakıcı şiddetli
hot
{s} seksi

Çok seksi olduğunu düşünüyorsun. - You think you're so hot.

Bu kız gerçekten seksi. - This girl is really hot.

hot
taze polisçe aranmakta olan
hot
ateşli olarak
hot
ısınmak
hot
(zarf) kızgın, öfkeyle, şiddetle, ateşli olarak
hot
{s} yüksek gerilimli akım taşıyan (tel)
الإنجليزية - الإنجليزية
hot

Some of these publications show signs of hasty production, indicating that they were written while the news was hot.

fresh; just released
المفضلات