frequently; fast; quick

listen to the pronunciation of frequently; fast; quick
الإنجليزية - التركية

تعريف frequently; fast; quick في الإنجليزية التركية القاموس.

thick
kalın

Ben bir hafta içinde bu kalın kitabı okumayı bitiremem. - I cannot finish reading this thick book in a week.

Aşkın ince olduğu yerde hatalar kalındır. - Faults are thick where love is thin.

thick
keşif
thick
{s} yoğun

Yoğun sis nedeniyle uçuş iptal edildi. - The flight was cancelled because of the thick fog.

Çorba yoğunlaşana kadar kaynatın. - Boil the soup down until it becomes thick.

thick
çok miktarda
thick
kaplı

Zemin kalın bir halı ile kaplıdır. - The floor is covered with a thick carpet.

Gemi, kalın sisle kaplı, şafakta yola çıktı. - The ship, covered in thick fog, set sail at dawn.

thick
{s} koyu

Onun koyu makyajı iğrençtir. - Her thick makeup is disgusting.

Koyu, kremalı mantar çorbası severim. - I love thick, creamy mushroom soup.

thick
en hareketli an
thick
katı
thick
{s} sisli
thick
{s} boğuk
thick
{s} sık

Orman sık ve aşılmazdı. - The forest was thick and impenetrable.

Kar o kadar sık düşmeye başladı ki küçük çocuk kendi elini göremedi. - The snow began to fall so thickly that the little boy could not see his own hand.

thick
{i} en çok olduğu yer
thick

Kar o kadar sık düşmeye başladı ki küçük çocuk kendi elini göremedi. - The snow began to fall so thickly that the little boy could not see his own hand.

Bu kalın yün çoraplar bacaklarınızı sıcak tutacak. - These thick wool stockings will keep your legs warm.

thick
{i} en heyecanlı yeri
thick
ahmak
thick
{s} yakın (arkadaş)
thick
dil tutulur gibi telaffuz olunan
thick
{s} aşırı
thick
kalınca

Tostunun üstüne kalınca bal yaydı. - She spread honey thickly on her toast.

الإنجليزية - الإنجليزية
thick
frequently; fast; quick
المفضلات