Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
- If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
Onu izlemek sancılıydı.
- That was painful to watch.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
- His face is distorted by pain.
Bu acıya dayanamıyorum.
- I cannot bear this pain.
Midemde ara sıra olan ağrılar var.
- I have occasional pains in the stomach.
Sırtımda kötü bir ağrım var.
- I have a bad pain in my back.
Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
- Cézanne knew how to paint nature in a new way.
Fransız ekmeği lezzetlidir.
- French bread is delicious.
İki Fransız Fransızca konuşur ve Fransız ekmeği yer.
- The two Frenchmen speak French and eat French bread.
Emeksiz kazanç olmaz.
- No gains without pains.