تعريف found} في الإنجليزية التركية القاموس.
- found
- kurmak
Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
- I haven't found a good place to pitch our tent yet.
- found out
- anla
Tom Mary'yi aradı ve onun gelmeyi planlamadığını anladı.
- Tom called Mary and found out she wasn't planning on coming.
Tom onun Mary'nin babası olduğunu henüz anladı.
- Tom has just found out that he's Mary's father.
- found
- inşa etmek
- found
- yaptırmak
- found
- döküm yapmak
- found
- temel yapmak
- found
- döküm
Bu tip dökümhane neredeyse on beş yıldır var olmadı.
- This type foundry has not existed for almost fifteen years.
O bir dökümhanede çalışıyor.
- He works in a foundry.
- found
- (Bilgisayar) bulunan
Solunda bulunan aletleri kullan.
- Use the tools found at your left.
Bir uzman arabada bulunan kumaşı analiz etti.
- An expert analyzed the fabric found in the car.
- found a company
- şirket açmak
- found a hospital
- hastane kurmak
- found a modem
- (Bilgisayar) bir modem bulundu
- found a party
- parti kurmak
- found a solution
- (Bilgisayar) bir çözüm buldu
- found a state
- devlet kurmak
- found an empire
- imparatorluk kurmak
- found bad
- (Bilgisayar) bozuk buldu
- found dead
- ölü bulunmak
- found group
- grup kurmak
- found host
- (Bilgisayar) ana makine bulundu
- found pin
- (Bilgisayar) bulunan iğne
- found shipment
- (Askeri) ihbarsız sevkiyat
- found
- {f} bul
Bu kitabı çok enteresan buldum.
- I found this book very interesting.
Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.
- Zebras and giraffes are found at a zoo.
- found
- desteklemek
- found
- yapmak
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
- He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
Onunla konuşmaya çalıştığımda, ben her zaman kekelemekten ya da aptalca bir şey yapmaktan daha fazlasını yapamayacak kadar kendimi çok utangaç buldum.
- When I tried to speak to her, I always found myself too shy to do more than stammer or say something stupid.
- found
- temelini atmak
- found
- bulunmuş
- found object
- Bulunan nesne
- found objects
- Bulunan nesneleri
- found out about
- öğrendim
- found
- dökmek
- found
- {f} kalıba dökmek
- found
- tesis etmek
- found
- founder dökmeci
- found
- eritmek
- found
- dökmeci ustası
- found
- {f} dökmek (demir)
- found
- f., bak. find
- found
- found dök/kur
- found
- {f} dayandırmak
- found
- {f} dayanmak
Çağdaş uygarlık, bilim ve eğitim temeli üzerine dayanmaktadır.
- Modern civilization rests on a foundation of science and education.
- found a school
- okul kurmak
- found guilty
- suçlu bulundu
- found round illumination diamond
- (Askeri) 4 KISIM, AYDINLATMA FİŞEĞİ: Yana ve ileri doğru yayılan ve geniş bir alanı aydınlatan aydınlatma mermilerinin yayılması metodu
- found shipment
- (Askeri) İHBARSIZ SEVKİYAT: Alınan fakat liste ve manifestosu bulunmayan yük
- device found
- (Bilgisayar) aygıt bulundu
- files found
- (Bilgisayar) bulunan dosyalar
- host not found
- (Bilgisayar) ana bilgisayar bulunamadı
- lost property found
- (Kanun) lükata
- match found
- (Bilgisayar) eşleşme bulundu
- not found
- (Bilgisayar) bulunmadı
Bu sözcük, listede bulunmadı.
- This word is not found in the list.
- not found
- (Bilgisayar) bulunamadı
- not found
- (Bilgisayar) bulunmayan
- not found
- (Bilgisayar) bulunamayan
- not found
- (Bilgisayar) bulunamıyor
- not to be found
- mafiş
- nothing found
- (Bilgisayar) hiçbir şey bulunamadı
- path not found
- (Bilgisayar) yol bulunamadı
- records found
- (Bilgisayar) kayıt bulundu
- be found wanting
- yetersiz bulunmak
- be found
- olarak bulundu
- be nowhere to be found
- olmak hiçbir yerde olmak kurmak
- lost and found
- Kayıp eşya bürosu
- new found
- Yeni bulundu
- new-found
- yeni keşfedilmiş
- otter found in europe and asia
- su samuru Avrupa ve Asya'da bulunan
- page not found
- Sayfa bulunamadı
- was found
- bulundu
- be found guilty
- suçlu bulunmak
- be found innocent
- (Kanun) suçsuz bulunmak
- be found wanting
- kusurlu bulunmak
- cells found
- (Bilgisayar) hücre bulundu
- chunk not found
- (Bilgisayar) küçük birim bulunamadı
- have you checked the lost and found
- kayıp eşya bürosuna baktınız mı
- label not found
- (Bilgisayar) etiket bulunamadı
- new found
- yeni keşfedilmiş
- new found
- yeni bulunmuş
- no items found
- (Bilgisayar) öğe bulunamadı
- not found in
- (Bilgisayar) içinde bulunamayan yer
- problem found
- (Bilgisayar) sorun bulundu
- proc not found
- (Bilgisayar) proc bulunamadı
- store found in
- (Bilgisayar) depu içinde bulundu
- those found dead
- (Politika, Siyaset) ölü bulunanlar
- topics found
- (Bilgisayar) konu bulundu
- topics found
- (Bilgisayar) bulunan konular
- where is the lost and found
- kayıp eşya bürosu nerede
- you should check the lost and found
- kayıp eşya bürosuna gitmelisiniz