Bir üniversite öğrencisi iken öyle yapardın.
- You used to do so when you were a university student.
O, arkadaşlarına karşı zorbalık yapardı.
- He used to bully his friends.
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
- My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
O, bana Tom olarak hitap ederdi.
- She used to address me as Tom.
O, ondan nefret ederdi.
- She used to hate him.
Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.
- I'm not used to making speeches in public.
Askerler tehlikeye alışıktırlar.
- Soldiers are used to danger.
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- He is used to walking long distances.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to keeping early hours.
I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.