foreign; unusual, out of the ordinary

listen to the pronunciation of foreign; unusual, out of the ordinary
الإنجليزية - التركية

تعريف foreign; unusual, out of the ordinary في الإنجليزية التركية القاموس.

exotic
{s} egzotik

O egzotik yerlere seyahat etme fikrine saplantılıydı. - He was obsessed with the idea of travelling to exotic locations.

Gürültüden uzak olarak, gölün önündeki egzotik bitkilerin yanında oturabilirsin. - You can sit by the exotic plants in front of the lake, away from the noise.

exotic
(Tıp) Başka memleketin özelliklerini taşıyan, yabancı, alışılmamış, egzotik
exotic
yabancıl
exotic
(Jeoloji) havza dışından gelen
exotic
yabancı malı
exotic
ilginç
exotic
çekici
exotic
dışarıdan gelme
exotic
{s} başka iklime ait
exotic
ekzotik (yabancı, havza dışından kaynaklanan/gelen)
exotic
{s} yabancı
exotic
exoticism dışarımalı
exotic
dikkati çeken
exotic
ekzotik
exotic
{s} acayip
exotic
{s} garip
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} exotic
foreign; unusual, out of the ordinary
المفضلات