Bu konuda çok şiddetle hissettim.
- I felt very strongly about it.
Tom bu konuda çok güçlü hissediyor.
- Tom feels very strongly about this.
Onlar benim önerime kuvvetle karşı çıkıyorlar.
- They are strongly opposing my proposal.
Kendinize başka bir avukat bulmanızı kuvvetle öneriyorum.
- I strongly suggest that you get yourself another lawyer.
Tavsiyemi dinlemenizi şiddetle ısrar ediyorum.
- I strongly urge you to follow my advice.
Bunu şiddetle tavsiye ediyorum.
- I recommend it strongly.
Son derece büyükannesine benzer.
- She strongly resembles her grandmother.
Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
- I strongly suspected that he had been lying.