forby

listen to the pronunciation of forby
الإنجليزية - التركية

تعريف forby في الإنجليزية التركية القاموس.

besides
{e} dışında

Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil. - It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.

Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu. - There was no one in the room besides Tom and Mary.

besides
Yanı sıra

İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte. - He speaks two languages besides English.

Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum. - Besides that, I don't know how to dance.

besides
-e ilaveten
besides
-in dışında
besides
hem de
besides
-den başka
besides
hariç
besides
ayrıca

Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz. - Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.

Ayrıca, bu gerçekten ilginç bir sorundur. - Besides, it's a really interesting problem.

besides
üstelik

Şimdi çok geç oldu. Üstelik, yağmur yağmaya başlıyor. - It's too late now. Besides, it's starting to rain.

besides
bundan başka
besides
bir de

Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı. - Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.

besides
bunun yanısıra
besides
besides başka
besides
{e} yanı sıra. z. ayrıca, üstelik
besides
(zarf) ayrıca, bundan başka, üstelik, bir de, hem de, zaten
الإنجليزية - الإنجليزية
Near, past; by, close to

Those were the two sonnes of Acrates old / Who meeting earst with Archimago slie, / Foreby that idle strond, of him were told, / That he, wich earst them combatted, was Guyon bold.

Besides, as well as, not to mention
besides
Near; hard by; along; past
forby

    الواصلة

    for·by

    النطق

    علم أصول الكلمات

    () From Middle English, of Low Saxon or North Germanic origin, equivalent to fore- +‎ by. Compare Dutch voorbij (“past”), Low Saxon vorbi, vörbi, German vorbei (“gone, past”), Danish forbi, Swedish förbi. More at fore, by.
المفضلات