Onun dışarı çıkması yasaklandı.
- She is forbidden to go out.
Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.
- They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat.
Onun dışarı çıkması yasaklandı.
- She is forbidden to go out.
Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
- Smoking is strictly forbidden.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Şu andan itibaren ağlamak yasaklanmıştır.
- From this moment on it is forbidden to cry.
Babam evcil kedi sahibi olmamı yasakladı.
- My father forbade me from having a pet cat.
Doktor maratona katılmamı yasakladı.
- The doctor forbade me to take part in the marathon.
Onun dışarı çıkması yasaklandı.
- She is forbidden to go out.
Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.
- They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat.
Yatakta sigara içmeyi yasaklayan çok sıkı bir kural var.
- There is a very strict rule forbidding smoking in bed.
the Mole recollected that animal-etiquette forbade any sort of comment on the sudden disappearance of one's friends at any moment, for any reason or no reason whatever.
This kind of immediate control structure we take to be characteristic of the tribe, and it leads to a rather rigid type of system in which 'every action not mandatory is forbidden'.
And if my parents should ever find out. Heaven forbid!.