الإنجليزية - التركية
تعريف for conveying persons, goods, etc في الإنجليزية التركية القاموس.
- elevator
- {i} asansör
Bir asansörde cinsel olarak taciz edildi.
-She was sexually harassed in an elevator.
Bana asansöre yakın bir oda ver.
-Give me a room near the elevator.
- elevator
- (Askeri) YÜKSELİŞ DÜMENİ, İRTİFA DÜMENİ: Bir uçağın kuyruğunda bulunan oynak taşıyıcı. satıh. Bu dümen hareket ettirilerek, tayyareye tırmanma veya pike yapma imkanları verilir. İrtifa dümeni, kanatçık (aileron) ve istikamet dümeni (rudder) tayyarenin üç esas komuta parçasıdır
- elevator
- yükselme
- elevator
- (Havacılık) yükseliş dümeni
- elevator
- yükselti
- elevator
- (Bilgisayar) yukarı akıtma imleci
- elevator
- rakım
- elevator
- yükseltme
- elevator
- elevatör
- elevator
- elevator controls goşisman kumandaları
- elevator
- {i} silo
- elevator
- yükselten veya kaldıran araç
- elevator
- irtifa dümeni
- elevator
- {i} kaldırıcı
- elevator
- irtifa dümeni/asansör
- elevator
- {i} kaldırıcı kas
- elevator
- {i} tahıl ambarı
- elevator
- tahılı üst katlara nakleden makine
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف for conveying persons, goods, etc في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- elevator
for conveying persons, goods, etc
النطق
Resimler
المفضلات