for a time

listen to the pronunciation of for a time
الإنجليزية - التركية
bir süre

O, bir süre mutluydu. - He was happy for a time.

O, bir süre Londra'da kaldı. - He stayed in London for a time.

kısa bir süre için
awhile
bir süre

Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim. - I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.

Bir süreliğine daha havalar güzel olacak. - We're going to have good weather for awhile.

awhile
kısa bir süre
awhile
kısa bir süre için
awhile
biraz

John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen. - John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile.

awhile
kısa bir zaman için
awhile
bir müddet
awhile
z. bir süre, bir müddet: You'll have to wait awhile. Bir süre beklemen lazım
for the time
kısa bir süre için
الإنجليزية - الإنجليزية
awhile
for a time

    التركية النطق

    fôr ı taym

    النطق

    /ˈfôr ə ˈtīm/ /ˈfɔːr ə ˈtaɪm/

    فيديوهات

    ... runtime time. ...
    ... have gone up, it's true, but they've gone up slower than any time in the last 50 years. ...
المفضلات