O, bir süre mutluydu.
- He was happy for a time.
O, bir süre Londra'da kaldı.
- He stayed in London for a time.
Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
- I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
Bir süreliğine daha havalar güzel olacak.
- We're going to have good weather for awhile.
John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen.
- John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile.
... runtime time. ...
... have gone up, it's true, but they've gone up slower than any time in the last 50 years. ...