Tom çok umursamazdı, değil mi?
- Tom was very reckless, wasn't he?
Tom umursamaz, değil mi?
- Tom is reckless, isn't he?
Onun ona güvenmesi pervasızdı.
- It was reckless of her to trust him.
Pervasız kız tehlikeyi aldırmadan ağaca tırmandı.
- The reckless girl climbed the tree regardless of danger.
O dikkatsiz araç kullanmaktan hoşlanır.
- He gets a kick out of reckless driving.
Tom dikkatsiz bir sürücü.
- Tom is a reckless driver.