Yarın gelmeye çok meraklı değil.
- He is not very keen on coming tomorrow.
Erkek kardeşim pul toplama heveslisidir.
- My brother is keen on collecting stamps.
Bu tür müziğe hevesli değilim.
- I'm not keen on this kind of music.
O, müziğe çok düşkün gibi görünüyordu.
- He seemed to be very keen on music.
Tom sörf yapmaya düşkündür.
- Tom is keen on surfing.