Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
- There is more pleasure in loving than in being loved.
Mutluluğun en büyük sırlarından biri isteklerini azaltmak ve önceden sahip olduklarını sevmektir.
- One of the greatest secrets of happiness is moderating your wishes and loving what you already have.
Ölüme yakın deneyiminden sonra Tom daha sevgi dolu ve daha ön yargısız bir insan olmuştu.
- After his near-death experience, Tom was a much more loving and less judgemental person.
Sevgi dolu bir ailem var.
- I have a loving family.
Tom'un seven ebeveynleri vardı.
- Tom had loving parents.
Seven bir kalp, tüm bilginin başlangıcıdır.
- A loving heart is the beginning of all knowledge.
Böylesine şefkatli bir aileye sahip olduğun için şanslısın.
- You are fortunate to have such loving parents.
Rose sevgi dolu ve şefkatli bir bayan.
- Rose is a loving and caring lady.