Yapmanız gereken bütün şey beni izlemektir.
- All you have to do is follow me.
Siz beyefendiler beni izlemek ister misiniz?
- Would you gentlemen like to follow me?
O, arkasında izleyen köpeği ile yürüyüşe çıktı.
- He went out for a walk, with his dog following behind.
Bizi izleyen birini görmedim.
- I didn't see anybody following us.
Biz onu takip etmek zorunda değiliz.
- We don't have to follow her.
Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.
- It's important to follow a strict diet.
Beni takip eden birinin olup olmadığını görmek için geriye baktım.
- I looked back to see if anyone was following me.
Beni takip eden biri olduğundan şüphe ediyorum.
- I doubt there's anyone following me.
Köpeği her yerde onu gittiği yerden takip eder.
- His dog follows him wherever he goes.
Bir lider mi yoksa bir takipçi misiniz?
- Are you a leader or a follower?
Biz onun dersini izlemeliyiz.
- We should follow his example.
O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.
- He signaled that I should follow him.
Aşağıdaki malzemelere ihtiyacım var.
- I need the following items.
Aşağıdaki cümleleri Japoncaya çevir.
- Translate the following sentences into Japanese.
Tom ve Mary, ertesi hafta yine orada buluşmak için karar verdi.
- Tom and Mary decided to meet there again the following week.
O, ertesi gün eve gideceğini söyledi.
- He said that he was going home the following day.
Beni kimsenin izlemediğini sağlama bağladım.
- I made sure no one was following me.
Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
- Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
- The dog followed its master, wagging its tail.
Biz onun dersini izlemeliyiz.
- We should follow his example.
O emirleri dinlemekten başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to follow those orders.
Yapacağın tek şey onun tavsiyesini dinlemek.
- All that you have to do is to follow his advice.
Yoğun yağış ardından büyük bir sel vardı.
- Following the heavy rainfall, there was a big flood.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
- Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
- Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
Bu kitabın tavsiyelerini izleyerek, kendimi fakirlikten kurtarabilirdim.
- By following this book's advice, I was able to pull myself out of poverty.
Her zaman kurallara uymak zorundayız.
- We always have to follow the rules.
Bütün üyeler bu kurallara uymak zorundadırlar.
- All members must follow these rules.
Aşağıdaki cümleleri Japoncaya çevir.
- Translate the following sentences into Japanese.
Aşağıdaki soruları İngilizce olarak yanıtlayın.
- Answer the following questions in English.
Tom'un bizi izlemeyi bırakmasını istedim.
- I asked Tom to stop following us.
Tom Mary'nin kendisini izlediğini fark etti.
- Tom noticed that Mary was following him.
İlaç içerken şişe üzerindeki talimatlara dikkatlice uyun.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
- Please follow the nurse's directions.
Buradan canlı çıkmak istiyorsan, beni izle.
- If you want to get out of here alive, follow me.
The opera singer expanded his audience by singing songs from the shows.
Follow these instructions to the letter.
Follow that car!.
Following the meeting, we all had a chat.
He had a loyal following.
See the following section.
The following wind sped us on our way.
... for that reason, that you end up following and chasing ...
... by following the men in training coast ...