Tom bizim kurallarımızı izlemek zorundadır.
- Tom has to follow our rules.
Yapmanız gereken bütün şey beni izlemektir.
- All you have to do is follow me.
Tom'u takip etmek zorundayız.
- We have to follow Tom.
Tom'un Mary'yi takip etmekten başka hiçbir seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to follow Mary.
Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
- The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
Bir lider mi yoksa bir takipçi misiniz?
- Are you a leader or a follower?
O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.
- He signaled that I should follow him.
İyi bir vuruşcu olmak için, gevşek tutmalısın ve içgüdünü izlemelisin.
- To be a good batter, you've got to hang loose and follow your instincts.
Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
- Although each person follows a different path, our destinations are the same.
Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
- The dog followed its master, wagging its tail.
O emirleri dinlemekten başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to follow those orders.
Yapacağın tek şey onun tavsiyesini dinlemek.
- All that you have to do is to follow his advice.
Onlara uymak zorunda değiliz.
- We don't have to follow them.
Her zaman kurallara uymak zorundayız.
- We always have to follow the rules.
Aşağıdaki cümleleri Japoncaya çevir.
- Translate the following sentences into Japanese.
Aşağıdaki soruları İngilizce olarak yanıtlayın.
- Answer the following questions in English.
Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
- Please follow the nurse's directions.
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please follow the school rules.
Buradan canlı çıkmak istiyorsan, beni izle.
- If you want to get out of here alive, follow me.
Follow these instructions to the letter.
Follow that car!.