Onun üzerinde odaklanmak istiyorum.
- I want to focus on that.
Tom ve Mary her ikisi de kariyerlerine daha fazla odaklanmak istediler.
- Tom and Mary both wanted to focus more on their careers.
Odak noktasını kaybetmeyelim.
- Let's not lose focus.
Gelecek ayın konusunun odak noktası küresel ısınmanın etkileri olacak.
- The focus of next month's issue will be the effects of global warming.
Odaklanmış kalmanı istiyorum.
- I need you to stay focused.
Bir şeye odaklan ve onu iyi yap.
- Focus on one thing and do it well.
Dikkatimi okumaya odaklamaya çalıştım.
- I tried to focus my attention on reading.
Fransızcama odaklanıyorum.
- I'm focusing on my French.
Bir şeye odaklan ve onu iyi yap.
- Focus on one thing and do it well.
Tom neyin yapılması gerektiği konusuna odaklanmakta sorun yaşadı.
- Tom had trouble focusing on what needed to be done.
Fransızcama odaklanıyorum.
- I'm focusing on my French.
Tom'un odaklanma sorunu vardı.
- Tom had trouble focusing.
Tom neyin yapılması gerektiği konusuna odaklanmakta sorun yaşadı.
- Tom had trouble focusing on what needed to be done.
The bacteriologist adjusted the focussing knob on the microscope.
I believe I can bring the high degree of focus required for this important job.
Focus on passing the test.
If you're going to beat your competitors, you need to focus.
During this scene, the boy’s face shifts subtly from soft focus into sharp focus.
Text entered at the keyboard or pasted from a clipboard is sent to the component which currently has the focus.
Unfortunately, the license plate is out of focus in this image.