Tom kızıştırılmış görünüyordu.
- Tom seemed to be flustered.
Tom biraz kızıştırılmış gibi görünüyor.
- Tom seems to be slightly flustered.
Tom biraz kızışmış görünüyordu.
- Tom looked a little flustered.
Tom kızışmış ve biraz gergin oldu.
- Tom became flustered and a bit nervous.
Tom kızıştırılmış görünüyordu.
- Tom seemed to be flustered.
Tom biraz kızıştırılmış gibi görünüyor.
- Tom seems to be slightly flustered.
Tom biraz kızıştırılmış gibi görünüyor.
- Tom seems to be slightly flustered.
Tom kızıştırılmış görünüyordu.
- Tom seemed to be flustered.
Bana babamın ölümünü bildiren telefon konuşmasını aldığımda tamamen telaşlanmıştım.
- When I got the phone call telling me of my father's death, I was completely flustered.
Sevdiği genç onunla konuşmak için geldiğinde, o telaşlandı.
- She got all flustered when the boy she likes came over to talk to her.
The speaker became quite flustered when she dropped all her notes.
I can't for the life of me think where I left the tickets!, she cried out, red-faced.