Uçmak istiyorsan, seni aşağı çeken her şeyi bırak!
- Wenn du fliegen willst, lass alles los, was dich runterzieht!
Uçmak neden trene binmek varken?
- Warum fliegen, wenn du den Zug nehmen kannst?
Kurbağalar sinek yerler.
- Frösche fressen Fliegen.
Sinek yakalamayı severim.
- Ich fange gerne Fliegen.
Havacılık uzmanı, istatistikleri ayrıntılı olarak analiz etti.
- The aviation expert analyzed the statistics in detail.
Onun hayali bir uzay havacılık mühendisi olmaktır.
- His dream is to become a space aviation engineer.
Etrafta uçuşan bir sürü can sıkıcı böcekler vardı.
- There were a lot of annoying insects flying around.
Elektrik prizinden uçuşan kıvılcımlar var.
- There are sparks flying out of the electric socket.
UFO ne demek? Sanırsam, tanımlanamayan uçan nesne demek.
- What does U.F.O. stand for? It means Unidentified Flying Object, I guess.
Dün gece uçan bir UFO gördü.
- He saw a UFO flying last night.
Tom sinekleri kışkışladı.
- Tom shooed the flies away.
Her yerde sinekler vardı.
- There were flies everywhere.
This plane can fly at 800 miles an hour.
- Dieses Flugzeug kann mit 800 Meilen pro Stunde fliegen.