O beni pohpohlamak istedi.
- She wanted to flatter me.
Onu pohpohlamak istedim.
- I wanted to flatter her.
O bana kompliman yapmak istedi.
- He wanted to flatter me.
Biz yöneticinin kibrini pohpohladık.
- We've flattered the director's vanity.
Tom Mary'nin iltifatıyla pohpohlandı.
- Tom was flattered by Mary's attention.