flüchtig, kurzzeitig

listen to the pronunciation of flüchtig, kurzzeitig
الإنجليزية - التركية

تعريف flüchtig, kurzzeitig في الإنجليزية التركية القاموس.

fugitive
{i} kaçak

Yerel polis ve FBI kaçakları yakalamak için bir araştırma planı hazırladı. - The local police and the FBI formulated a search plan to capture the fugitives.

Tom John'un bir kaçak olduğunu biliyordu. - Tom knew that John was a fugitive.

fugitive
{s} çabuk geçen
fugitive
(isim) kaçak, firari, mülteci
fleeting
kısa zaman
fleeting
uçup giden
fleeting
kısa

Eğer zevk kısacık ise, çaba da öyledir. - If pleasure is fleeting, so is the effort.

fleeting
hızlı
fleeting
(zaman) kısa
fleeting
kısa süreli
fugitive
akılda tutulması zor
fleeting
{s} çabuk geçen, uçup giden; geçici, fani
fleeting
{s} kısacık

Eğer zevk kısacık ise, çaba da öyledir. - If pleasure is fleeting, so is the effort.

fleeting
{s} kısa süren
fleeting
{s} fani
fleeting
{s} çabuk geçen
fugitive
{i} mülteci

Tom bir mülteciye yataklık ederken yakalandı. - Tom was caught harboring a fugitive.

fugitive
{i} firari, kaçak
fugitive
muhacir
ألمانية - الإنجليزية
fleeting
fugitive