تعريف fitting في الإنجليزية التركية القاموس.
- boru ekleme parçası
- {i} uydurma
- {s} uygun
Bu mobilya parçası oturma odası için uygun değil.
- That piece of furniture is not fitting for the living room.
Tom'un uygun olma sorunu var.
- Tom has trouble fitting in.
- bağlantı elemanı
- bağlantı parçası
- {i} tesisat
- yerleştirme
- fittings
- yakışık alır
- uyarak
- uyma
- takma
- bağlantı
- elverişli
- (Tekstil) duruş
- (Tekstil) oturuş
- herhangi bir aksesuar
- kip
- bağlama parçası
- kurma
- doğru
- bağlantı gereci
- bina tesisatı
- terzi provası
- tertibat
- {i} montaj
- {i} ayarlama
- yerinde
- tesisat/prova
- {i} geçme
- {i} (bir) aksesuar
- {i} mekanizma
- fit hazırla/uydur/uy
- {i} terz. prova
- teçhizat
- takım
- bağlantı gereci,n.bağlantı elemanı: v.yerleştir: pre
- {i} prova
- (Tıp) Deneme, prova
- {s} layık
- {i} (rakor, manşon gibi) tesisat işlerinde kullanılan parça; çoğ. fitings
- uyum sağlama
- (Biyokimya) uygunluk
- giydirme
- (İnşaat) fiting
- rakor
- mutabık
- tesviyecilik
- gresörlük
- fit
- {f} uymak
Tom uymak için elinden geleni yapıyor.
- Tom is doing his best to fit in.
- fit
- zinde
- fit
- uygun
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
Onun iş için uygun olduğunu düşünmüyorum.
- I don't think he is fit for the job.
- fitting shop
- montaj atölyesi
- fitting application
- uygulama işi
- fitting into
- içine uydurma
- fitting out
- uydurma dışarı
- fitting coefficient
- (Elektrik, Elektronik) donatım katsayısı
- fitting cone
- trompet memesi
- fitting diagram
- takılış şekli
- fitting method
- (Askeri) montaj yöntemi
- fitting nut
- bağlama somunu
- fitting piece
- (Tekstil) alıştırma parçası
- fitting roof air deflectors
- tavan rüzgarlığı
- fitting room
- elbise deneme odası
Elbise deneme odası şimdi kullanılıyor.
- The fitting room is being used now.
Oradaki elbise deneme odası boş.
- The fitting room over there is unoccupied.
- fitting room
- deneme kabini
Onu denemek istiyorum. Deneme kabini nerede?
- I would like to try it. Where is the fitting room?
Deneme kabini şimdi kullanılıyor.
- The fitting room is being used now.
- fitting screw
- bağlantı vidası
- fitting shop
- (İnşaat) birleştirme atölyesi
- fitting side air deflectors
- yan rüzgarlıklar
- fitting the cab
- kabinin takılması
- fitting the engine
- motora takılış
- fitting the fire wall
- ön bölme sacına takılış
- fitting up
- (İnşaat) geçici tutturma
- fitting's synthesis
- fitting sentezi
- fire fitting
- yangın uydurma
- fit
- {i} uygun olma
Tom'un uygun olma sorunu var.
- Tom has trouble fitting in.
Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.
- A nervous person will not be fit for this job.
- fit
- {i} oturma
Bir keresinde yedi kişi benim arabama oturmayı başardı.
- I once managed to fit seven people in my car.
Oturma odasına uymadığı için masayı hediye olarak verdim.
- I gave away the table because it does not fit in the living room.
- fit
- {i} kriz
- fit
- olmak
Kralın sadece bir çocuğu vardı ve o bir kızdı, bu yüzden ona ondan sonra kral olmak için uygun olacak bir koca temin edilmesi gerektiğini öngördü.
- The king had only one child, and that was a daughter, so he foresaw that she must be provided with a husband who would be fit to be king after him.
O bir öğretmen olmak için uygun değil.
- He's not fit to be a teacher.
- fit
- {i} hastalık nöbeti
- fit
- {i} heves
- fit
- oturmak
- fit
- spor yapmaya hazır
- fit
- sağlıklı
O, sağlıklı ve fittir.
- She's healthy and fit.
Tom çok sağlıklı görünüyor.
- Tom seems to be as fit as a fiddle.
- fit
- oturtmak
- fit
- (Tıp) fit
- fittings
- (Gıda) bağlantı parçaları
- fit
- {i} kapris
- curve fitting
- (Matematik) eğri uydurumu
- fit
- formda olan
- fit
- uygun gelme
- fit
- -e yerleştirmek
- fit
- -e takmak
- fit
- (Bilgisayar) en uyguna
- fit
- (Tıp) tutarak
- fit
- ölçüleri birbirini tutmak
- fit
- alıştırma
- fit
- -e uygun olmak
- fit
- çelişmemek
- fit
- (Dilbilim) uyarlık
- fit
- salih
- fit
- yerine uymak
- fit
- (Bilgisayar) bağdaştırmak
- fit
- (Bilgisayar) sığdır
Şaşırmış bir şekilde Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?! diye sordu kadın.
- How did you fit a briefcase into your pocket?! the woman asked, stunned.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
- fit
- uydurma
Ben Tom'un beni onun dar programına uydurmasını umarım.
- I hope Tom can fit me into his tight schedule.
- fit
- tutarık
- fit
- -e uymak
- fit
- tutma
- fit
- uymasını sağlamak
- fit
- -e yakışmak
- fit
- bedenen formda olan
- fit
- ayak uydurmak
- fit
- (Tıp) epilepsi nöbeti
- fit
- tutmak
- fit
- geçirmek
Tom bulmaca parçalarını birbirine geçirmek için zorlamaya çalıştı.
- Tom tried to force the puzzle pieces to fit together.
- fit
- gelmek
- fit
- gitmek
- fit
- fitil olmak (içkiden)
- fit
- girmek
- fit
- ayarlamak
- fit
- iyi gelmek
- fit
- denk gelmek
- fit
- sıra
- fit
- uygun olmak
- fit
- -e göre olmak
- fit
- uygunluk
Sen yaşına bakılmaksızın bir fiziksel uygunluk testi için başvuruda bulunabilirsin.
- You can apply for a physical fitness test regardless of your age.
- fit
- dönem
- fittingly
- uygun bir biçimde
- fittingly
- uygun olarak
- fittings
- (İnşaat) tertibat
- fittings
- donatı
- fittings
- (İnşaat) boru bağlantı parçaları
- fittings
- (Askeri) bağlantı rekorları
- fittings
- (İnşaat) donanım
- fittings
- (İnşaat) aksesuar
- base fitting
- altlık parçası
- battery fitting cap
- akümülatör kapağı
- close fitting
- dar
- close fitting
- sıkı
- curve fitting
- eğri uydurma
- drainage fitting
- pissu boru donanımı
- drainage fitting
- drenaj boru donanımı
- fit
- hazırlamak
- fit
- uyma
Onun giysileri uymadı.
- His clothes did not fit well.
Bu ayakkabılar ayaklarıma uymaz.
- These shoes don't fit my feet.
- fit
- özünü birşeye uydurmak
- fit
- gücü kuvveti yerinde
- fit
- nöbet
O, öfke nöbetlerine eğilimlidir.
- He is subject to fits of anger.
Onun öksürük nöbeti vardı.
- She had a fit of coughing.
- fit
- {f} uy
- fit
- galeyan
- fit
- uygun duruma getirmek
- fit
- elverişli
- fit
- (giysi) uymak
- fittingness
- uygunluk
- fittings
- fittings
- interior fitting
- mefruşat
- loose fitting
- gevşek bağlantı
- pipe fitting
- boru takımı
- best fitting curve
- en uygun U eğrisi
- fittings
- Teçhizat
- form-fitting
- (Giysi) bedene oturan, bedeni sıkıca saran
- good fitting
- uydurma iyi
- ill fitting
- kötü duruşuyla
- ill- fitting
- Üstüne oturmayan, olmayan, bol gelen (kıyafet, ayakkabı vs.)
- ill-fitting
- Tam oturmayan,dar ya da bol gelen (giysi)
- light fitting
- ışık uydurma
- lighting fitting
- Aydınlatma armatürü
- pipe fitting
- boru bağlantı
- tight fitting
- sıkı uydurma
- tight-fitting
- dar
- tight-fitting
- beli sıkan giyecek
- tight-fitting thigh-high boot
- dar kalça yüksek çizme
- aircraft cargo tie down fitting
- (Askeri) UÇAK YÜK BAĞLAMA TERTİBATI: Bak. "cargo tie-down fitting"
- ceiling lighting fitting
- (İnşaat) plafoniye
- ceiling lighting fitting
- (İnşaat) elektrik tavan armatürü
- cone fitting
- konik bağlantı parçası
- diversion fitting
- ayrılma fittingi
- female fitting
- (Otomotiv) dişi ekipman
- female fitting
- (Otomotiv) dişi bağlantı parçası
- fit
- (Tıp) Sara
- fit
- patlayacak halde
- fit
- sıhhatli
- fit
- {f} yakışmak
- fit
- hazır
- fit
- {s} (bedenen) formda olan, spor yapmaya hazır
- fit
- çok sinirli
- fit
- {s} yeterli
- fit
- Iâyık
- fit
- {s} yerinde
- fit
- yaraşır
- fit
- {f} uydurmak
- fit
- sabırsız
- fit
- {s} layık
Krallara layık bir şölen!
- A feast like this is fit for a king!
- fit
- {s} formda
Tom formda görünüyor.
- Tom seems to be as fit as a fiddle.
Tom son derece formda.
- Tom is extremely fit.
- fit
- {s} yetenekli
- fit
- yakışır
Böyle bir şölen krallara yakışır!
- A feast like this is fit for a king!
- fit
- {f} yakıştırmak
- fit
- {f} -e göre olmak, -e yakışmak; -e uygun olmak; -i uydurmak, -i ayarlamak, -in uymasını sağlamak
This job fits you - Bu iş sana uygun.
- fitting room
- soyunma odası
Soyunma odası şimdi kullanılıyor.
- The fitting room is being used now.
- fittingly
- [adv] uygun bir şekilde
- fittingly
- adamcasına
- fittingly
- layıkıyla
- fittings
- tesisat
- fittings
- (isim) teçhizat
- flare fitting
- konik fitting
- fuselage fitting
- (Havacılık) gövde tespit rakoru
- gas fitting
- havagazı tesisatı
- grease fitting
- yağ nipeli
- grease fitting
- (İnşaat) gresörlük
- hinge fitting
- menteşe bağlantı parçası
- hull fitting
- gövde bağlantısı
- outlet fitting
- (Otomotiv) çıkış bağlantısı
- tee fitting
- t şeklindeki bağlantı
- trend fitting
- (Ticaret) trend uydurma
- trend fitting
- (Bilgisayar) yönseme uydurma
- trend fitting
- yönseme eğrisi uydurma
- trend fitting
- yonseme egrisi uydurma
- where's the fitting room
- soyunma odaları nerede