Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Sanırım sen haklısın.
- I think you're right.
O, anladığım kadarıyla haklıdır.
- The way I see it, he is right.
Her zaman haklı olduğun konusunda ısrar ediyorsun.
- You always insist that you are in the right.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Bir bisiklet yolu doğrudan doğruya evimin önünden geçer.
- A bike path goes right past my house.
Bay Ford şimdi iyidir.
- Mr Ford is all right now.
Neşelen! Yakında her şey iyi olacak.
- Cheer up! It will soon come out all right.
Tamam, şimdi yetki bende.
- All right, I'm in charge now.
Sağ tarafınıza yatın.
- Lie on your right side.
Sola dönerseniz, restoranı sağ tarafınızda bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the restaurant on your right.
Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.
- Rightists often dislike regulatory legislation.
Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.
- Cheer up! Everything will soon be all right.
Pekala. Şimdi gidiyorum.
- All right. I'm leaving.
Bu, kulağa pek hoş gelmiyor.
- That doesn't sound right.
Tom doğruca bana baktı.
- Tom looked right at me.
Mayuko doğruca eve gitti.
- Mayuko went right home.
Bu iki çizgi dik açılıdır.
- These two lines are at right angles.
Tom'un şu anda konuşmayı canı çok istemiyor.
- Tom doesn't feel much like talking right now.
Tom, şimdi o sorunu çözemeyecek kadar çok yorgun görünüyor.
- Tom appears to be too tired to tackle that problem right now.
O, sağa doğru keskin bir dönüş yaptı.
- He made a sharp turn to the right.
O, masayı sağa doğru kaydırdı.
- He moved the desk to the right.
Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.
- The house looked good; moreover, the price was right.
Bu tam olarak doğru değil.
- That's not exactly right.
Tom nereye gittiğini tam olarak biliyordu.
- Tom knew right where he was going.