Gezegendeki su miktarı sabit kalır.
- The amount of water in the planet remains constant.
Kan akışı genellikle sabit ve süreklidir.
- The blood stream is usually constant and continuous.
Evi terk ettiğinden beri hayat onun için daimi bir mücadele haline geldi.
- Life seems to have been a constant struggle for her ever since she left home.
Bu daimi bir sorundur.
- This is a constant problem.
Onun sürekli şikâyet konuşması beni sinirlendirdi.
- Her constant complaining speech irritated me.
Karısı ona sürekli dırdır ediyor.
- His wife nags him constantly.