تعريف findings في الإنجليزية التركية القاموس.
- (Politika, Siyaset) bulgular
Tom bulgularını yeni yayınladı.
- Tom has just published his findings.
Benim bulgularım durumun böyle olmadığını gösteriyor.
- My findings suggest that that is not the case.
- (Politika, Siyaset) hükümler
- {i} malzeme
- {i} araç gereç
- (Askeri) KARAR: Soruşturma ve tahkikattan sonra alınan karar. Bir askeri mahkeme veya bir subaylar heyeti tarafından varılan sonuçlara denir
- bulguları
- bulguya
- finding
- bulgu
Çoğu bilim adamı, onun bulgusunun birazını düşünür.
- Most scientists think little of his finding.
Bu önemli bir bulgudur.
- This is a significant finding.
- findings of fact
- (Kanun) maddi esbabı mucibe
- findings of law
- (Kanun) hukuki esbabı mucibe
- findings of taw
- (Kanun) hukuki esbabı mucibe
- audit findings
- denetim bulguları
- finding
- bularak
- finding
- kalıntı
- finding
- keşfedilmiş şey
- finding
- bulunmuş
- finding
- (Bilgisayar) bulunuyor
- finding
- (Bilgisayar) aranıyor
- finding
- {f} bul
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
- Finding her office was easy.
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
- Finding his office was easy.
- fact findings
- Aslında bulgular
- finding
- {i} keşif
- finding
- {i} bulunmuş/keşfedilmiş şey
- finding
- {i} bulma
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
- Finding his office was easy.
Onun iş bulma şansı yoktu.
- He had no luck in finding work.
- finding
- {i} karar
Hangisini alacağımıza karar vermeyi zor buluyoruz.
- We're finding it difficult deciding on which one to buy.
Hangisini alacağıma karar vermeyi zor buluyorum.
- I'm finding it difficult deciding on which one to buy.
- finding
- {i} huk. (jürinin verdiği) karar
- finding
- {i} sonuç
- finding
- {i} buluş
- laboratory findings
- (Askeri) LABORATUAR BULGULARI: Bir hastanın laboratuar muayenesi sonunda tespit edilen hususlar