Sadece ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
- I'd just like to find out what happened.
Toplantımızın nerede olacağını öğrenmek istiyorum.
- I'd like to find out where our meeting will be.
Sanırım Tom sonunda Mary'nin onun arkasından konuştuğunu anlayacak.
- I imagine that Tom will eventually find out that Mary has been talking behind his back.
Tom on üç yaşına kadar evlat edinildiğini anlamadı.
- Tom didn't find out he had been adopted until he was thirteen.
I don't know who was the twenty-first president of the United States, but it should be very easy to find out.