Seni iğrenç canavar, buradan defol!
- You filthy beast, get out of here!
Kirli bir takasa karıştım.
- I've been involved in a filthy trade.
Ben her zaman bisikletimi kirli bırakırım.
- I always leave my bicycle filthy.
Nehir kirli ve kokuyor.
- The river is filthy and it stinks.
Bisikletlerini her zaman kirli bırakıyorsun.
- You always leave your bikes filthy.
Tom pislikte oynamayı sever.
- Tom likes to play in the dirt.
Tom kir ve pislikle kaplı.
- Tom is covered in dirt and grime.
Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
O gömlek çok kirli. Okula gitmeden önce yıkanılması gerek.
- That shirt is very dirty. It needs washing before you go to school.
Ebeveynleri çok fakirdi ve oğullarını üniversiteye göndermeyi göze alamadılar.
- His parents were dirt-poor and could not afford to send their son to college.
Park caddesi toprak bir yoldu.
- Park Street used to be a dirt road.
Çocuklar çamurda oynuyordu.
- The children were playing in the dirt.