O bir eğe ile pası sildi.
- He rubbed the rust off with a file.
Alet kutusunda bir eğen var mı?
- Do you have a file in the tool chest?
Tom bir kaza raporunu dosyalamak için polis karakoluna gitti.
- Tom went to the police station to file an accident report.
Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
- I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
Dosyayı hangi klasöre kaydettin?
- In which folder did you save the file?
Bir tırnak törpün var mı?
- Do you have a nail file?
Ödünç alabileceğim bir tırnak törpün var mı?
- Do you have a nail file I could borrow?
.art dosyasının nasıl kullanılacağını bilmiyorum.
- I don't know how to use an art file (.art).
Bana şimdi Tom'un dosyası lâzım.
- I need Tom's file now.
Bu iflasımızı sunmak zorunda olduğumuz anlamına mı geliyor?
- Does this mean that we have to file bankruptcy?
Tom bize gösterdiğin dosyaya bakıyor.
- Tom is looking through the file you sent us.
Bize verdiğin dosyaya göre Tom henüz liseden mezun olmadı.
- According to the file you gave us, Tom hasn't yet graduated from high school.
Dosyaların geri kalanı nerede?
- Where are the rest of the files?
Tom vergilerini dosyalamayı unuttu.
- Tom forgot to file his taxes.
Bir hasar raporunu dosyalamak için mi geldin?
- Have you come to file a damage report?
Tom bir kaza raporunu dosyalamak için polis karakoluna gitti.
- Tom went to the police station to file an accident report.
Kulübeye yetişinceye kadar onu tek sıra izledik.
- We followed him single file till we reached the cabin.
Öğrenciler tek sıra halinde yürüdüler.
- The students walked in a single file.
They filed for a refund under their warranty.
I'd better file the bottoms of the table legs. Otherwise they will scratch the flooring.
The troops marched in Indian file.
I captured butterflies with a net.
- Kelebekleri bir fileyle yakaladım.
Can I get a kilo of tuna fish fillets please?
- Lütfen bir kilo ton balığı filetosu alabilir miyim?