This law will benefit the poor.
- Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.
There are many benefits to being beautiful.
- Güzel olmanın bir sürü faydası vardır.
She took advantage of his kindness.
- O, kibarlığından faydalandı.
He saw no advantage in waiting any longer.
- Daha fazla beklemekte bir fayda görmüyordu.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
Smoking is not good for the health.
- Sigara içmek sağlık için faydalı değildir.
It's good for your health to get up early in the morning.
- Sabah erken kalkmak sağlığın için faydalıdır.
I found that the machine was of no use.
- Ben makinenin faydası olmadığını anladım.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.