Zaman çabucak geçiyor.
- Time passes by quickly.
Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Onlar hızla evlerini terk ettiler.
- They left their house quickly.
O hızla hareket etti ve yangını söndürdü.
- He acted quickly and put out the fire.
Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- I need it as quickly as possible.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek.
- We will all die, some quickly, others will take their time.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık.
- We fixed that pretty quickly.
Çok hızlı şekilde hareket etmek zorundayız.
- We have to move very quickly.